Son günlerde ambalaj atıklarının kontrolü ile ilgili kiminle konuşsam konu hakkında hiçbir şey bilmediğini fark ettim. Yönetmeliğin getirdiği sorumlulukları anlattığımda ise “olur mu canım öyle şey” denildiğini duydum. Oysaki bu konu neredeyse tüm üreticileri, satış noktalarını, tüketicileri ilgilendiren, yüksek para ve işyeri kapatmaya kadar giden cezaları olan çok hassas bir konu.
Ambalaj atıkları konusunun ilk çıkış noktası yine Avrupa Birliği Direktifleri, 94/62/EC numaralı direktiften yararlanılarak hazırlanan yönetmelik 2004 yılında yayınlandı ve 2005 yılı başından itibaren yürürlüğe girdi. 2007 de ise bazı ihtiyaçları karşılayamadığı gerekçesi ise eski yönetmelik yerini yenisine bıraktı.
Yönetmelik kimi ilgilendiriyor;
Bu yönetmelik plastik, kâğıt, karton, metal, cam, ahşap ve tekstil üreticilerini, Bu malzemelerden yapılmış her türlü ambalaj malzemesini kullanarak ürününü piyasaya süren tüm üreticileri, bu ambalajlı ürünleri satan satış noktalarını, belediyeleri ve tüketicileri ilgilendiriyor.
Ambalajı üretenlerin, satış noktalarının, tüketicilerin ve belediyelerin yerine getirmesi gerekenler çok da zor ve maliyetli değil.
Ancak, Yönetmelikte Piyasa Süren diye tanımlanan, ürettikleri her türlü ürünü çeşitli şekilde ambalajlayarak piyasaya sürenlerin sorumluluğu yenilir yutulur cinsten değil. Bu işletmelerden, ürettikleri ürünü yurtdışına satanlar ve piyasaya sürdükleri ürünlerin üzerindeki ambalaj malzemesi yıllık 3.000 Kg.ın altında kalanlar şu anda kapsam dışı.
Piyasaya sürenlerin yapmaları gerekenler;
-Öncelikle Çevre ve Orman Bakanlığına müracaat ederek internet erişim şifresi ve kod numarası almak zorundalar.
-Bir önceki yıl piyasaya sürdükleri ürünlerin ambalajları Plastik, Kâğıt, Karton, Cam, Metal veya Kompozit ise 2008 yılında bu atıkların %35 ini piyasadan toplatmak zorundalar. Bu oran her yıl otomatik olarak artıyor 2012 yılında %40, 2020 yılında ise %60 a çıkıyor.
-Bu hedeflere ulaşmak ve kaynakta atıkları ayrı ayrı toplatmak için belediyeler ve lisans almış işletmelerle anlaşmalar yapmaları gerekiyor.
-Ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplanması, geri dönüştürülmesi ve geri kazanılması konusunda tüketicileri ve belediyeleri bilgilendirici eğitim faaliyetlerinde bulunmak, bu eğitim ve yürütülen faaliyetlerle ilgili harcamaları karşılamak zorundalar.
- Bir önceki yıl piyasaya sürdüğü ürünlerin ambalajları ile ilgili olarak takip eden yılın şubat ayı sonuna kadar yönetmelik ekinde yer alan “Piyasaya süren müracaat formu”nu doldurarak internet aracılığı ile Çevre ve Orman Bakanlığına göndermeleri gerekiyor.
-Piyasaya sürülen ürünlerin ambalajı bildirilirken doğru olmasına dikkat edilmeli, aynı zamanda ambalaj üreticilerinin de hangi işletmeye ne kadar ambalaj malzemesi sattığını ayrıca bakanlığa bildirdiği de unutulmamalıdır.
-2009 dan itibaren ise; belediye ve lisanslı toplama işletmeleri ile yapılan sözleşmeleri, lisanslı toplama ve ayırma tesislerinin giriş çıkış belgelerini, ambalaj atıklarının lisanslı geri dönüşüm tesisine verildiğini gösteren belgeleri, ihraç edildi ise gümrük çıkış beyannamelerini de internet aracılığı ile vermek zorundalar.
-Piyasaya sürmüş oldukları ürünlerin içinde yer alan Ağır Metal Konsantrasyonlarının (Kurşun, cıva, kadmiyum, krom) yönetmelikle belirlenmiş miktarların altında olduğunu kontrol etmekle yükümlüdürler.
-En az atık üretecek, geri dönüşümü sağlanabilecek, tekrar kullanıma uygun olacak ambalajları kullanmak zorundalar.
-Geri kazanılabilir ambalaj sembolü ve bakanlıkça verilen kod numarası bulunmayan ürünlerin piyasaya sürülmesi ve satış noktalarında satılması yasaktır. Bu sebeple Piyasaya sürenler Ambalaj üreticilerine bu sembol ve kodları yazdırmak zorundalar. Bu konuda Satış noktalarının bu kod ve sembol olmayan üreticileri tespit ederek bakanlığa bildirmekle zorunlu olduğu da unutulmamalıdır.
-İşletmeler, kullandıkları ambalaja dikkat etmeleri dışındaki yükümlülüklerini yetkilendirilmiş kuruluşlara bırakabilirler. Bu yetkilendirilmiş kuruluşlar, tüm ülke çapında piyasaya sürülen ambalajın %25 inden fazlasını temsil eden, kar amacı gütmeyen, tüzel kişiliğe haiz ve yetki almış kuruluşlar olmalıdırlar.
Cezai Yaptırımlar;
İlk yıl geri kazanım hedeflerine ulaşılamaması halinde takip eden yıl o yıl için uygulanan geri kazanım hedeflerine ilaveten eksik kalan miktarın %10 fazlasına ulaşılmaya çalışılır. İkinci yıl da hedeflere ulaşılamazsa ceza ve idari yaptırım uygulamalarına başlanır.
Bu yönetmeliğe göre sorumluluklarını yerine getirmeyenleri 2872 sayılı Çevre Kanununun 20.maddesine göre en az 6.933,00 YTL den başlayan ve işyerini kapatmaya kadar giden cezalar bekliyor.
Sonuç;
Çevrenin korunması tabiî ki tüm vatandaşların öncelikli konuları arasında yer almalıdır. Mümkün olsa da doğaya zararlı atıkların belli bir yüzdesi değil, tamamı toplatılabilse. Ama ne yazık ki, bu konuda da işin kolayına kaçılmış üretim işletmelerine yüklenilen birçok maliyetle kayıt içindeki işletmeleri sıkıntıya sokan uygulamalara bir yenisi daha eklenmiştir. Maalesef son yıllarda üretim yapmak değil menkul ve gayrimenkul sermaye iradı elde etmek daha cazip hale gelmiştir.
Ulusal refaha ulaşmamızı sağlayacak tek yol daha fazla üretim ve ihracattır. Üreticiye yeni yükler getirmeyen, üretim yapmayı daha cazip hale getirecek uygulamalar diliyorum.
SMMM Bülent FIÇICI
Kaynak :
Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği (RG.24.06.2007–26562)
2872 Sayılı Çevre Kanunu