Geçmişte sadece İhracat ve İthalat ile ilgili işlemler dövizle yapılırken, İthalata bağlı üretimin artması, İhracatçıların denge unsuru olması açısından dövizle alım yapmayı ve borçlanmayı tercih etmesi gibi sebeplerle yurtiçinde de dövize dayalı işlemler artmıştır.
İşletmeler kur riskini en aza indirmeyi hedefleyen veya kurdaki dalgalanmadan kazanç elde etmek isteyen politikalar üretirken, yaptıkları işlemlerle ilgili de çok çeşitli kur farkları oluşmaktadır. Bu kur farklarının gelir, gider ve KDV yönünden değerlendirilmesi aşağıda bölümler halinde açıklanmıştır.
Yurtdışı Satışlarla İlgili Kur Farkları;
Yurt dışı satışlarla ilgili, aynı yıl içinde lehte oluşan kur farkları 601-Yurtdışı Satışlar hesabının alacağına, aleyhte oluşan kur farkları ise 611-Satış İskontoları hesabının borcuna alınmalıdır. Çünkü ihracatı yaptığımız gün değil parayı tahsil ettiğimiz gün kuru ile satış rakamımız YTL cinsinden netleşmiş olur.
Yurt dışı satış ile ilgili bedel aynı geçici vergi dönemi içersinde gelmedi ise dönem sonunda kur farkı hesabı yapılıp artı kur farkı 601, eksi kur farkı ise 611 hesaba alınmalıdır. Mali yıl atladıktan sonra oluşacak kur farklarından lehte olanlar 646-Kambiyo Karları hesabına, aleyhte olanlar ise 656-Kambiyo Zararları hesabına alınması gerekir. Çünkü önceki yılsonunda satışla ilgili kayıt ve onun maliyeti 690- Dönem kar zararında karşılaştırılarak netleştirilmiştir. Gelecek yıllarda oluşacak kar veya zararın satış veya onun maliyeti ile ilişkilendirilme ihtimali kalmamıştır.
Yurt dışı satışlarla ilgili kur farkları da aynı ana satış bedeli gibi KDV'ye tabi değildir.
Yurtiçi Satışlarla İlgili Kur Farkları;
Yurt içi satışlar ile ilgili oluşan kur farklarının, gelir ve gider açısından yurt dışı kur farklarından bir farkı yoktur. Muhasebe kayıtlarındaki tek fark ise 601 hesabın kullanıldığı yerde 600-Yurt içi Satışlar hesabın kullanılması gerektiğidir.
KDV açısından ise, ana satış bedeli gibi kur farkları da KDV'ye tabidir. Genel olarak Kur farkı faturası, bedel tahsil edildiğinde, kur farkı karını elde eden tarafından karşı tarafa düzenlenir. Geçici Vergi dönemleri sonunda ise KDV açısından fatura düzenlenmesi şart olmayıp, 181-Gelir tahakkukları veya 381-Gider tahakkukları hesapları kullanılarak gelir ve gider yazılabilir.
İhraç Kayıtlı Satışlarla İlgili Kur Farkları;
İhraç kayıtlı satışlar yurtiçindeki işletmelere yapıldığından, bu satışlarla ilgili oluşan kur farklarının gelir ve gider yönünden Yurtiçi satış kur farkları ile bir farkı yoktur.
KDV açısından ise İmalatçı lehine oluşan kur farklarında düzenlenecek fatura da ihraç kayıtlı olmalıdır. İmalatçı aleyhine oluşacak kur farklarında ise İhracatçılar tarafından imalatçılara düzenlenecek fatura genel esaslara göre KDV'li olarak düzenlenmelidir.
Alımlarla İlgili Kur Farkları;
Alım ile ilgili kur farklarında, alımın yurtiçinden veya yurtdışından yapılmasının bir önemi bulunmamaktadır.
Alınan, hammadde veya ticari mal ise, 238 sıra nolu VUK Genel Tebliğine göre emtianın satın alınıp işletme stoklarına girdiği tarihe kadar oluşan kur farklarının maliyete intikal ettirilmesi zorunludur. Stokta kalan emtia ile ilgili olarak daha sonra ortaya çıkacak kur farklarının ise, ilgili bulundukları yıllarda gider yazılması veya maliyete intikal ettirilmesi mümkün bulunmaktadır.
Alınan Amortismana Tabi İktisadi Kıymet (Atik) ise ilk yıl oluşacak kur farkları Atik’in maliyetine ilave edilir veya düşülür, gelecek yıllarda oluşacak kur farklarının ise maliyete mi alınacağı yoksa 646 – 656 hesaba mı alınacağı konusu işletmeyi idare edenlere bırakılmıştır.
Alınan Leasing sözleşmesi kapsamında bir alım ise, her ne kadar farklı görüşler varsa da, VUK’ nunun mükerrer 290.maddesinin ATİK hükümleri ile bağlantısı olmamasından dolayı ilk yıl ve daha sonra oluşan kur farklarının doğrudan gider veya gelir yazılması daha doğru olacaktır.
Alımlarla ilgili KDV istisnası söz konusu değilse, kur farkları da KDV ye tabidir. Genel olarak Kur farkı faturası, bedel tahsil edildiğinde, kur farkı karını elde eden tarafından karşı tarafa düzenlenir. Geçici Vergi dönemleri sonunda ise KDV açısından fatura düzenlenmesi şart olmayıp, 181-Gelir tahakkukları veya 381-Gider tahakkukları hesapları kullanılarak gelir ve gider yazılabilir.
Diğer İşlemlerle İlgili Kur Farkları;
Kasa, banka, çek, senet, alınan ve verilen avanslar ile ilgili döviz hesaplarının değerlemesi ile oluşan kur farklarının lehte olması durumunda 646 hesaba alacak, aleyhte olması durumunda ise 656 hesaba borç kaydedilir.
Banka Kredileri ve diğer finansman sağlamaya yönelik borçlanmalara ilişkin olarak oluşan kur farklarının lehte olması durumunda 646 hesaba alacak, aleyhte olması durumunda ise 780-Finansman Giderleri hesabına borç kaydedilir.
Bu diğer işlemlerle ilgili oluşan kur farkları KDV ye tabi değildir, dolayısı ile fatura düzenlenmesi de gerekmez.
Kullanılacak Kur’un Tespiti ve Sonuç;
Serbest piyasa ekonomilerinde ticarete hiçbir şekilde kısıtlama getirilemeyeceği için, ticarette kullanılacak kur ve yöntemlerin belirlenmesi de söz konusu olamaz. Bu sebeple ticaret yapan işletmeler arasında çok değişik kurlar ve çok değişik yöntemler ile alış verişler yapılabilir. Muhasebe kayıtları yapılırken dikkat edilmesi gereken işletmeler arasındaki borçlanma ve ödemenin hangi şartlarla yapıldığının iyi anlaşılması gerektiğidir. Ancak, kurun belli olmadığı zamanlardaki işlemlerde ve dönem sonu değerlemelerinde Merkez Bankası Döviz Alış Kurunun kullanılması gerekmektedir.
Kur farkları konusunda yasal mevzuat piyasa uygulamalarının çok gerisinde kalmıştır. KDV ve VUK'da yapılacak düzenlemelerle yoruma açık konuların netleştirilmesi, farklı ve yanlış uygulamaların ortadan kalkmasını ve uygulamada birliğin sağlanmasını sağlayacaktır.
SMMM Bülent FIÇICI