Uluslararası Muhasebe Standartlarını uygulamaya başlayacağımız bu günlerde, acaba 1992 yılında yayınlanan ve 1994 yılından bugüne zorunlu olan tek düzen hesap planını doğru kullana biliyor muyuz? veya bu soruyu şöyle sormak gerekiyor, herkes hesap planını aynı kullanıp mali tabloları aynı mı düzenliyor? Tabi ki cevap hayır.
Bugüne kadar 14 tane MSUGT (Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği) yayınlandı. Yapılan hataların çoğunun cevabı bu tebliğlerde var. Tartışılan hesaplar konusunda işin özüne gitmek, hesap planının ana mantığını iyi irdelemek, mali tabloların hangi mantıkla kurgulandığını düşünmek gerekir. Mali tabloların düzenlenmesinin asıl amacının sadece vergi değil, İşletmenin durumunu tam olarak yansıtması gerektiği, bu tablolardan yararlanan ortaklar, bankalar, üçüncü kişiler ve maliye için doğru kaynak olması gerektiği de unutulmamalıdır.
Kredi Kartlarından Alacaklar:
Bilanço ve bilanço hesapları likiditesine (nakit akışkanlığına) göre sıralanmışlardır. Bilançodaki Dönen Varlıklar ve Kısa Vadeli Yabancı Kaynakların altındaki çizgi 1 yıl çizgisidir. Bu çizgiden yukarı çıktıkça vade ve nakde dönme hızı kısalır, aşağı indikçe ise uzar. 10 ile başlayan hesaplar Hazır Değerlerdir. Ve anında para anlamına gelir.
Kredi kartlarından alacakların 28 ile 42 günde hesaba geçtiği biliniyor. Neden hala o zaman ısrarla 108 hesap kullanılıyor. Bazıları diyor ki, istersek hesaba hemen geçiyorlar, geçiyorlar ama faiz alıyorlar. Aynı mantıkla düşünenlerin Senetlere de Hazır değerlerin içinde bir yer bulması gerekmez mi? Çünkü Alacak Senetlerini de istediğimiz takdirde kırıp hemen hesabımıza geçiyorlar.
Kredi kartlarından alacaklar Vadeli bir alacaktır, bu sebeple 12-Ticari Alacaklar Grubunda yer alması gerekir. 127-Diğer Ticari Alacaklar Kredi Kartları için en uygun hesaptır. Ancak, Toplam Ticari Alacaklar içinde %20 den daha büyük olması durumunda veya istendiği takdirde 123-Hesapta Ayrı bir isimle takip edilmesi de uygun olabilir.
İkinci bir konu ise Kredi kartlarından alacakların vadesinden önce tahsil edilmesi durumunda bankalarca komisyon adı altında kesilen paralar.Komisyonun en kısa tanımı şudur; Bir işte aracılık yapan kimseye bırakılan yüzdeye komisyon denir. Peki bankaların kestiği bu para gerçekten komisyon mudur? Tabi ki hayır.
Bankalar açısından parayı erken ödemek için alınan faiz, işletmeler açısından ise finansman sağlamak için parayı erken alma karşılığında ödenen faizdir. Alacaklı veya borçlu olunan bir firmadan geç ödeme veya erken tahsilat karşılığında alınan vade farkı faturasından hiçbir farkı yoktur. Ve kredi kartlarından alacaklardan kesilen bu bedellere finansman sağlamak amacı ile katlanıldığı unutulmamalıdır.
Bazıları bunun her ne kadar faiz gideri olduğunu kabul etseler de, borçlanma karşılığında ödenen bir faiz gideri olmadığı için 660-Kısa Vadeli Borçlanma Giderlerine gitmemesi gerektiğini savunmaktalar. Oysa özün önceliğine bakıp Amacın Finansman sağlamak olduğu, dolayısı ile 780-781 den dolaşıp 660 a gelmesi gerektiği unutulmamalıdır.
Hesap Planını oluşturan komisyonun 780 hesaba Finansman Giderleri ismini verirken bu hesabın bakiyesinin gideceği 660 ve 661 hesaplara Kısa Vadeli ve Uzun Vadeli Borçlanma Giderleri isimlerini vermiş olması ise ciddi bir hatadır. Nitekim bu olayda da olduğu gibi Finansman Giderlerinin tamamı borçlanmadan doğmaz.
Gelecek Konu: Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler…
SMMM Bülent FIÇICI